Akhisar Masaj Salonu
Akhisar Masaj Salonu
Akhisar Masaj Salonu İlk ilişkimizden yaklaşık bir ay sona, Bay H’nin beni ender ziyaret ettiği veya hiç uğramadığı bir boşluk döneminin sabahında, yatak odamda, üzerimde yalnızca bir gecelik ve iç çamaşırımlaydım. Will de yanımdaydı, biz de bu fırsatı kaçırmayacak kadar istekliydik. Havai bir oyuna tutulmuştım, onu derhal oracıkta kışkırttım, o da kaprisime boyun eğmekte durak-samadı. Koltuğa oturmuş, geceliğimin eteklerini kaldırıp bacaklarımı açarak koltuğun kenarına dayanmıştım.
Bana saplanmak için hazırda bekleyen Will’in çekilmiş kılıcına en açık hedefi su‐ nuyordum ki, oda kapısını ve aralık duran yemek odası kapısını sürgülemeyi dikkatsizlik ettiğimden bizler farkına bile varamadan Bay H içeri daldı ve bizi suçüstü bir halde yakaladı. Koca bir çığlık atıp etekliğimi indiriverdim. Senedirım çarpmışa dönen delikanlı ise sarıyorıp solmuş, titreyerek ölüm hükmünü bekliyordu. Bay H öfke ve aşağılama dolu bakışlarını bir ona, bir bana çevirdi ve tek söz söylemeden, topukları üzerine dönüp dışarı çıktı. Şaşkınlıktan aslabir şeyin farkına varmamama rağmen oda kapısının anahtarının döndürüldüğünü ve üzerimize kilitlendiğini açıkça duyabildim, yemek odasından geçiş dışında kaçış yolu yoktu artık.
Akhisar Masaj Salonu
Akhisar Masaj Salonu Orada da Bay H büyük bir sinirle ayağını yere vurarak ve kuşkusuz bizimle ne yapması icap ettiğini düşünerek huzursuz, uzun adımlarla gidip geliyordu. Ayrıca zavallı William korkudan kendini yitirmişti, benimse kendimi ayakta tutacak dermanım kalmamıştı ama gene de Will’i biraz olsun yüreklendirmeye çalışıyordum. Felaketine sebep olduğum ona daha çok yakınlık duymaya başlamıştım. Onun yerine ceza çekmeye seve, seve hazırdım. Korkudan ayakta durmaya dermanı kalmadığı için olduğu yere çöküvermiş, bir heykel kadar soğuk ve cansız görünüyordu.
Ona sarılıp, öptüm yüzü gözyaşlarımla ıslanmıştı. Bay H kısa süre sonra tekrar içeri girdi ve titreyen, neticetan ödü kopan ikimizi önüne ekleyip, yemek odasına götürdü. Sorguya çekilen kabahatlular benzer biçimde ayakta dikildiğimiz sırada o bir sandalyeye oturdu. İşe benimle başladı; ne yumuşak, ne de sert fakat acımasızca kayıtsız olan sakin, kararlı bir sesle bana sorusunu yöneltti. Böyle adi bir yolla, bununla birlikte kendi uşağıyla onu aldatmam karşısında kendimi nasıl savunacaktım? Ona bunu iyi mi yapabilmiştim? Sadakatsizliğimin suçunu, basit bir metresin alışılmış seçimiyla yüzsüzce savunmaya geçerek daha da artırmadan verdiğim yanıt oldukca alçakgönüllü sayılırdı.
Son yorumlar